Karaköy Limanı’nın İlk Yolcu Salonundan Paket Postanesi’ne 

Limana gelen yolcular için ortaya çıkan yolcu salonu ihtiyacı doğrultusunda 1900’lü yılların başında yapılmaya başlanan bina, bir dönem Türkiye Denizcilik Bankası A.Ş. Hastanesi ve Paket Postanesi olarak kullanıldı. Mühendis S. Saboureaux tarafından 1905 yılında projeleri hazırlanan tarihi yapının inşasına 1907’de başlandı ve 1911 yılında da tamamlandı. Galata Rüsumat (Gümrük) Başmüdürlüğü olarak inşa edilen bu yapı gümrük hizmeti dışında Karaköy Liman’ında yolcu salonu olarak hizmet veren ilk yapıdır. 

İlk inşa edildiği dönemde ana kubbe kısmının birinci sınıf yolcu salonu küçük kubbe kısmının ise ikinci ve üçüncü sınıf yolcu salonu olduğu biliniyor. İnşa edildiği ilk dönemde yapının alt katı depolama, gümrük ve yolcu salonları olarak hizmet verirken üst katı ise Der-i Saadet (İstanbul) Rıhtım-Dok ve Antrepoları Şirketi’ne ait idare merkezi ve gümrük merkezi olarak kullanılan yapıya zaman içinde farklı işlevler yüklenerek 1934’ten sonra Deniz Hastanesi’ne, 1957’den sonra Haydarpaşa Limanı’nın genişletilmesiyle birlikte Karaköy’deki gümrük ve yük indirme boşaltma işlemlerinin sonlandırılmasıyla da PTT Paket Postanesi haline dönüştürüldü. 

Tarihi Mirastan Beslenen Modern Mimari 

1900’lerin başlarında inşa edilen binanın restorasyon çalışmalarını yürüten alanındaki uzmanlardan oluşan ekip, öncelikle 180 metre sahil cephesi bulunan Paket Postanesi’nin detaylı çizimlerini hazırladı. Eş zamanlı olarak zemin etüdleri, beton testleri, malzeme analizleri ve malzeme bozulmalarına yönelik araştırmalar yaptırılarak yapının statik ve mimari sorunları tespit edildi. Zemin güçlendirmesi ile başlayan çalışmalar, Paket Postanesi’nin arduvaz çatısının onarım ve restorasyon süreci ile devam etti. Yapının tepesinde yer alan kubbe, çatı arduvaz kaplamaları, çatı makasları, çatı ana makasları ve en son zemine oturan etek sacları sökülerek Tuzla’daki atölyeye özenle nakledildi. Yüzeydeki boya ve korozyon katmanları temizlenerek kesit kayıplarının tespiti yapıldıktan sonra özgününe uygun müdahalelerle ilk yapıldığı hale getirildi. Çatı arduvaz kaplaması çelik takviyelerle güçlendirilirken, onarılan ve yeni üretilen tüm çelik ve çatı bileşenleri ileride oluşabilecek korozyona karşı koruyucu boya ile boyandı. 

Kubbenin montajının tek seferde ve hatasız olması için Tuzla’da kiralanan bir arazide rehabilite edilen kubbeler kuruldu ve lazer tarama yöntemi ile rölövesi alındı. Böylelikle kubbenin oturacağı betonarme yapının projesi netleşmiş oldu. Tekrar sökülen çatı, üzerine yerleştirileceği betonarme alan onarımının tamamlanmasını beklemek üzere depoda uygun koşullarda muhafaza edildi. Onarım süreci tamamlandıktan sonra platform ve ağır tonajlı vinçler yardımıyla yaklaşık 3 ay gibi bir sürede büyük kubbenin montajı tamamlandı. Tarihi detaylar uzman ekiplerce restore edilirken yapının modern mimariyle beslenmesi, çağa uygun sürdürülebilir kaynaklar kullanılarak örnek teşkil etmesi ve asırlarca daha ayakta kalmasını sağlayacak donanımla bezenmesi de unutulmadı. 

Modern, Yeni Bir Çarşı Kültürü 

Uzun aylara yayılan, uzman ekiplerin titizlikle yürüttüğü restorasyon sonunda Paket Postanesi’nin tarihi binası misafirlerin ev sahipliği yapıyor. Galataport İstanbul’un en simgesel binalarından biri olmaya aday postane binası zanaatkarlar, önde gelen geleneksel yerel markalar, dünyaya açılmış Türk markaları ve uluslararası butik markalar için bir buluşma noktası. Şehirde tüm bu markaların bir arada olacağı ve ziyaretçiler ile buluşacağı Galataport İstanbul, sunacağı özgün alışveriş mozaiği ve Kapalıçarşı’nın asırlardır süregelen alışveriş deneyimi modelinden gelen kökleriyle fark yaratıyor. İç ve dış avlulara bakan 70 butik mağazaya ev sahipliği yapan Paket Postanesi, tarihi yarımadaya karşı eşsiz manzarası ve 180 metrelik sahil şeridiyle ziyaretçilerine özgün bir alışveriş deneyimi sunuyor.