KAPAT
Avedis Kendir ile Mücevher Sanatına Dair
Değerli taşlar ile zamanda iz bırakan Avedis Kendir, mücevher sanatındaki sıra dışı yolculuğunu ve işçiliğinin fark yaratan noktalarını paylaşıyor.
Bize kendinizden ve zanaatkarlık hikayenizden söz edebilir misiniz? Mücevher tasarımına olan ilginiz nereden geliyor?
1959 yılında, İstanbul Beyoğlu’nda üç çocuklu bir ailenin en küçüğü olarak dünyaya geldim. Babam iyi bir ahşap ustası, annem de ev hanımıydı. Eğitim hayatıma semtimizdeki Anarat Hığutyun İlkokulu’nda başladım. Daha sonra ikinci okulum olan Kapalıçarşı’daki serüvenim başladı.
Mücevhere olan ilgim küçük yaşlarda el sanatlarıyla iç içe geçirdiğim günlere dayanıyor. Yaz tatillerinde, semtimizde bulunan atölyelerde çeşitli mesleklerde çalışmaktan çok keyif alırdım. Aynı zamanda, babam da ahşap ustası olduğu için el işçiliğine hep ilgi duydum. Bu meslekleri denedikten sonra bana en cazip gelen ışıltısı renkleriyle kuyumculuk oldu ve bu merakın peşine düşerek kuyumcu atölyelerinde işe başladım. 50 yıldır bu meslekteyim.1969 yılında ustam Matyos Şinorkayın yanında başlayan serüvenim hala büyük bir heyecanla devam ediyor.
Sizin tanımınız ile zanaatkarlık nedir? Zanaatkarlığı öne çıkaran özgün detaylar, bakış açıları, öne çıkan püf noktaları nelerdir?
Zanaatkarlık; geleneksel bir kültürü ustalardan öğrenince zanaat ve daha sonra kendi ruhunu ve yorumunu kattığın zaman ise sanat oluyor. Diğer bir deyişle, evrensel bir bakış açısına sahip olup bunu da kendiniz geliştirerek devam ederseniz o zaman zanaatkarlıktan sanatçılığa geçiyorsunuz. İyi bir gözlemci olup dünyadaki sanat akımlarını takip ederek bu yaklaşımları kendi sanatımla bütünleştirmek… Bana göre bu işin en önemli püf noktalarının arasında yer alıyor.
Coğrafyanın zanaatkarlık üzerindeki etkisini nasıl yorumluyorsunuz? Türkiye’deki zanaatkarlık yaklaşımı hangi ögelerden besleniyor?
Biz olağanüstü bir coğrafyada yaşadığımız için bu şansı en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Hem tarih hem kültür hem de doğası, bize coğrafyamızın en güzel hediyeleri. Adeta canlı bir müzede yaşıyoruz. Şehrin dokusu, geleneksel yaşam şekillerinin yanı sıra İstanbul’un çok kültürlü bir kozmopolit olması, üç kutsal dinin aynı topraklarda olması ve modern ile yeninin harmanlanmasını tüm zanaatkarlık yaklaşımlarını etkilediğini düşünüyorum.
İlginizi Çekebilecek Diğer Blog Yazıları
Daha Fazlası İçin: GALATAPORT İSTANBUL MOBİL UYGULAMASI
2024 Tüm Hakları Saklıdır. Galataport İstanbul